Now you can Subscribe using RSS

Submit your Email

26 Mart 2014 Çarşamba

Şol Cennetin Irmakları (Nota)

Fatih Uğur

Resmi Büyütmek İçin Üzerine Tıklayın


VİDEO

                             

18 Mart 2014 Salı

Ney Dersi-1

Fatih Uğur
NEY TUTUŞ POZİSYONU;

Kendinizi yıllardır ney üfleyen bir neyzen gibi farz edip, neyinizin tüm perdelerini (deliklerini) parmaklarınızla kapatarak, neyi dudağınıza götürüp üflemeye çalışınız.
Bu aldığınız pozisyonu bozmadan, sizin pozisyonunuzun, aşağıda tarif edilecek 2 ayrı tutuş pozisyonundan hangisine uyduğunu tespit ediniz. Bu tespit ettiğiniz pozisyon beyninizin istediği tutuş şeklidir.
Şimdi aşağıdaki iki pozisyonu ayrı ayrı üçer dörder kere deneyiniz.

NEYİN 2 TÜRLÜ TUTUŞ POZİSYONU VARDIR;

1-) SAĞ EL YUKARIDA sol el aşağıda, neyi sol dizinize başpâreyi dudağınızın sol tarafına yerleştirip, üfleyiniz. İşte bu üfleme  pozisyonuna; SAĞ ELİMİZİ yukarıda tutup, SAĞ BAŞPARMAĞIMIZLA AŞÎRÂN PERDESİNİ KAPATARAK, vücudumuzun SAĞ tarafına üflediğimiz için SAĞ ÜFLEME POZİSYONU  denir.

2-) SOL EL YUKARIDA, sağ el aşağıda, neyi sağ dizinize, başpâreyi dudağınızın sağ tarafına yerleştirip, üfleyiniz. İşte bu üfleme  pozisyonuna; SOL ELİMİZİ yukarıda tutup, SOL BAŞPARMAĞIMIZLA AŞÎRÂN PERDESİNİ KAPATARAK, vücudumuzun SOL tarafına üflediğimiz için SOL ÜFLEME POZİSYONU  denir.

Yukarıda dikkatlice incelediğiniz bu tutuş pozisyonlarından hangisinde rahat olduğunuzu, Ney üfleyiş pozisyonunuzun bir daha değişmeyeceğini düşünerek tespit ediniz.

Çünkü; beynin konuşma merkezi genellikle el kullanımı ile bağlantılıdır. Beynin sol ön lobunda bulunma olasılığı çok yüksektir, bu nedenle sağ el kullanma alışkanlığı olan birisi beyinin sol yarısını daha etkin kullanıyor demektir. Aynı olay sol elini kullanan için beynin sağ yarısını etkin kullanıyor anlamına gelir. Bu nedenle sol elini kullanan birini sağ elini kullanmaya zorlamak konuşma merkezinde yeni uyarılara sebep olacağından, kekemelik gibi konuşma sorunlarına yol açabilir.
Artık sorulduğu zaman sağ veya sol üflüyorum demelisiniz.
Konserlerde, aynı notayı paylaşacağınız sazende arkadaşınızın, SAĞ üflüyorsanız sağınıza, SOL üflüyorsanız solunuza oturması gereklidir, aksi taktirde notaları rahat göremezsiniz.
Ney siparişi verirken SAĞ veya SOL üflediğinizi belirtmelisiniz ki; aşîrân  perdesi ona göre açılsın.


NEFES DEVRELERİ;

Neyden rahat ses çıkarabilmek için, önce kullanacağımız nefes devrelerini inceleyelim. Nefes devreleri, genç Neyzen adaylarının rahat ses çıkarabilmeleri için abartılı tarif edilmiştir. Ancak ileride ustalaştıkça bu devreler arasındaki farklar yok denecek kadar azalacaktır.

Birinci Devre: SICAK NEFES;
(Kışın üşüyen elimize üfler gibi  derinden yavaşça üflenen nefes)

İkinci Devre: ILIK NEFES;
(Sıcak yemek yerken kaşığımızdaki yemeği soğutur gibi üflediğimiz nefese benzetebiliriz)

Üçüncü Devre: SOĞUK NEFES;
(Mum alevini söndürür gibi üflediğimiz nefes)

Dördüncü Devre: RÜZGARLI NEFES;
(Yanan parmağımızı soğutur gibi üflenen nefes)

Beşinci Devre: ŞİDDETLİ NEFES;
(Mangal ateşini kuvvetlendirmek için üfler gibi, (Literatürde vardır fakat pek kullanılmaz)

Altıncı Devre: ÇOK ŞİDDETLİ NEFES;
Literatürde vardır fakat kullanılmaz, bilgi için ileride şema olarak verilecektir.

NEYDEN SES ÇIKARMA ÇALIŞMALARI;

Bu safhada kullanacağımız nefes ikinci Devre olarak isimlendirdiğimiz ılık nefes tir.
Küçük bir ayna, bir açısı 30 derece olan gönye, 3 milimetre çapında bir çubuk (tükenmez kalem içi veya radyo antenlerinin kırık bir bölümü vb.) yanınızda hazır bulunsun.
Elinize aynayı alarak söylediklerimi aynen uygulamaya çalışınız.
Dudağınızı ıslık çalacakmış gibi yapınız.
Sevimli bir çocuğu öpecekmiş gibi, dudağınızın, biraz daha önde olmasına özen gösteriniz.

Dudağınızın açıklığını sürekli ayna ile kontrol ederek, beş on dakika veya dudak açıklığını kontrolünüze aldığınıza kanaat getirinceye kadar ıslık çalınız.


Bu şekilde İkinci devre ılık nefesle ıslık çalmaya başlayınız. Ilık nefesi algılayabilmeniz için elinizin üstünü dudağınıza iyice yaklaştırınız. Elinizin dudağınıza uzaklığı bir-iki milimetre kadar olsun ve elinizin üstüne ıslık çalar gibi yavaşça üfleyiniz, üflemenin şiddetini, üflediğiniz noktanın ısındığını hissedinceye kadar azaltınız. Isı hissettiğiniz anda üflediğiniz nefes, Birinci devre sıcak nefestir. Şimdi şiddetini hafif artırıp ıslığınızın rüzgarından hafif bir serinlik hissetmeye çalışınız. İşte o andaki nefes de sizin ses çıkarırken kullanacağınız, İKİNCİ DEVRE ILIK NEFES tir. Biraz daha kuvvetli üfleyerek, elinizin üstünde, üşüten bir rüzgar hissettiğiniz andaki nefes de, "üçüncü devre soğuk nefes"tir. Bu nefes devreleri üzerinde birkaç kere alıştırma yapınız.

Ney üflerken, dudağınızın ortasındaki açıklık ne kadar yuvarlak olursa, ses o kadar güzel çıkar. Tabii ki yuvarlağın çapı da çok önemlidir. Neyzen Sadreddin ÖZÇİMİ'nin değişik zamanlarda ney üflerken tespit edilen kriterlerine göre ideal açıklığın çapı 3 milimetredir.
Sağ üflüyorsanız sağ elinize, sol üflüyorsanız sol elinize aynayı, diğer elinize de 3milimetre çapındaki kalem içini alıp ıslık çalınız. Aynadan, dudağınızın ortasındaki açıklığı kontrol edip, hem yuvarlak olmasına, hem de çapının 3milimetre olmasına özen göstererek, birkaç dakika ıslık çalınız. Kalem içini, dudağınızın oluşturduğu yuvarlak deliğe oturacak şekilde tutarak, dudağınızın ortasında oluşan açıklığın çapını kontrol edebilirsiniz.

Not: Ağızdaki bu 3 milimetrelik açıklık, sesin rahat çıkması ve nefesin ekonomik olarak kullanılabilmesi için tespit edilmiş en doğru şekildir. Bu açıklığın 3 milimetreden az olması halinde; Neyden cılız bir ses çıkacaktır, fazla olması halinde ise çok nefes tüketeceğinizden bir eserin icrasında sık sık nefes almanız gerekecektir ki bu durum eserin fazlaca kesilmesine ve icranın bozulmasına yol açar.




Neyinizin aşîrân perdesini bir bantla kapatınız çünkü ses çıkarma çalışmalarını bu şekilde yapacağız.
Normal yükseklikte (45cm. civarında) bir sandalyeye oturup dik durmaya özen gösteriniz.

Sağ üflüyorsanız sol elinizle, sol üflüyorsanız sağ elinizle neyinizi mikrofon tutar gibi başpârenin bir iki santim altından tutarak, sanki içi boş bir boru üfleyecekmiş gibi, sağ üflüyorsanız dudağınızın sol yarısına, sol üflüyorsanız dudağınızın sağ yarısına yerleştiriniz.

Neyinizi yere paralel ve yüzünüze 90 derece olacak şekilde tutunuz.
Aşağıdaki resimleri inceleyiniz.

         



Neyinizin başpâresi dudağınıza değer halde iken, aşağıya doğru 30 derecelik açı yaptırınız. Bu açıyı gönye ile kontrol ediniz.
Sağ üflüyorsanız sola, sol  üflüyorsanız sağa doğru 30 derecelik ikinci açıyı yaptırın.

Aşağıdaki  resimleri dikkatli inceleyiniz;

      

İşte Ney üflerken Neyin yüzünüze göre duracağı açı bu şekilde olacağından, ses çıkarma çalışmaları yaparken bu  tutuşu korumaya özen gösteriniz.
Çok önemli olduğu için tekrar hatırlatıyorum; başpâreyi dudağınızın neresine koyacağınızı daha önce açıklamıştım. Daha iyi anlamak için aşağıdaki resimleri dikkatlice inceleyiniz. Özellikle başpâreyi dudağınızın dış sınır çizgisinin 1-2 mm. iç tarafına koymaya özen gösteriniz.
Başpâreyi, Sağ üflüyorsanız dudağınızın ortasından başlayarak sol yarısına,

AŞAĞIDAKİ RESİMİ DİKKATLİCE İNCELEYİNİZ

       

Daha önce dudağınızın ortasındaki açıklığın 3 milimetre olacağına dikkat ederek, ıslık çalma çalışmaları yapmıştınız, tekrar aynı özeni göstererek ıslık çalmaya başlayınız. Islık çalmaya devam ederken, neyinizi yukarıda tarif ettiğim açı ile dudağınıza değene kadar yaklaştırınız. Bu arada ıslık çalmaya devam ediniz.
Not: Neyden ses çıkarmak için mutlaka ıslık çalınması gerekmez, ıslık çalarken dudağın aldığı şekil ses çıkarmaya çok uygun olduğu için çalışmalarımızı o şekilde yapıyoruz.

Başpârenin dudağınıza fazla baskı yapmamasına dikkat ediniz. Başpareyi sadece üflediğiniz orta kısmın haricindeki yerlerden hava kaçırmayı önleyecek kadar bastırmalısınız. Fazla bastırırsanız dudağınızın yorulmasına ve dudağınızda fiziksel bozulmalara yol açarsınız. Başpâre dudağınıza değdiği anda ıslık sesi Ney sesine dönüşür, Ney sesi çıkmadıysa başpâre dudağınıza değer şekilde ıslık çalarken, başpâreyi dudağınızdan kaldırmadan ve Neyinizin açılarını bozmadan, çok yavaş bir şekilde başpâreyi dudağınızla birlikte, 1-2 milimetre sağa, sola oynatarak ses arayınız. Bir süre sonra yavaş yavaş ıslık sesinin Ney sesine dönüştüğünü göreceksiniz. Tabiidir ki ıslığınızın Ney sesine dönüşmesi birkaç denemede olabileceği gibi birçok denemeden sonra da olabilir. Bu denemeler esnasında Neyinizin aşîrân perdesinin kapalı olacağını ve 2. Devre ılık nefes kullanacağınızı tekrar hatırlayınız.

Neyinizin arkasındaki aşîrân perdesi kapalı, önündeki tüm perdeler açık ve 2. Devre ılık nefes üfleyerek bulduğunuz bu ses, portenin 4. çizgisindeki RE (NEVÂ) sesidir.

RE (NEVÂ) sesini bulup, bir müddet çalışarak rahat çıkarır bir hale geldikten sonra çıkardığınız sesin gerçekten RE (nevâ) sesi olup olmadığını kontrol ediniz. Bu kontrol esnasında bir müzisyenin yardımını istemenizin daha doğru olacağı kanaatindeyiz.

Yeri gelmişken önemle bilmeniz gereken bir hususu belirtelim; neyinizin çeşidi (tonu) ne olursa olsun notalar hep aynı perdelerden çıkar (tabiidir ki frekanslar değişir). Konuyu açacak olursak; örneğin elinizde kız ney olsun re (nevâ) sesi almak için aşîrân perdesini kapatıp öndeki tüm perdeler açık halde iken 2. Devre ılık nefes üfleriz. Elimizdeki mansur, şah, yıldız veya başka tonda bir ney de olsa idi re (nevâ) sesini çıkarmak için aynı yukarıda yaptığımız gibi aşîrân perdesi kapalı öndeki perdeler açık ve ikinci devre ılık nefes üfleyecektik. Buradan yola çıkarsak kanun, ud, tanbur ve buna benzer sazlarda göçürme (transpose) yaparken göçürülen perdelerin yerleri değişir. Neyle göçürme (transpose) yaparken ise sadece ney değiştirilip aynı perdelere basılır. Bazı usta neyzenler çok zor olmasına rağmen aynı neyle göçürme (transpose) yapabilmektedirler.

Re (nevâ) sesini oluşturduktan sonra bu sesi ortalama bir hafta sürekli üfleyerek alıştırma yapınız. Bu çalışmaları yaparken, nefes alın, dudağınıza başpâreyi  koyup nefesiniz bitene kadar re (nevâ) üfleyin, tekrar neyi dudağınızdan çekip nefes alın, ve tekrar koyarak nefesiniz bitene kadar üfleyin. Bu işlemi defalarca tekrarlayınız. Net, berrak ve çok rahat bir nevâ sesi elde ettikten sonra, neyinizi 10-15 kere dudağınızdan çekip geri koyarak nevâ üfleyiniz, her üfleyişinizde sesi hiç aramadan, üfler üflemez anında nevâyı çıkarabiliyorsanız artık dizinizdeki gerçek tutuş pozisyonuna geçme zamanınız gelmiş demektir. Unutulmasın ki metoddan çok iyi istifade edebilmek için  kendi kendinizi kandırmadan tüm söylenilenleri harfiyen uygulamanız gerekir.


Normal üfleme şiddetindeki seslerin şemesı aşağıda görüldüğü gibidir.

Ney Nasıl Yapılır?

Fatih Uğur
Gerçekte, her birinin temel sesi gamın yedi sesinden biri olan yedi ana ney türü bulunur. Temel sesi fa diyez, do diyez, la diyez gibi bir ara ses olan neyler de vardır. Bunlar genel olarak “mabeyn neyler” olarak adlandırılmışlardır. Her mabeyn ney, temel sesi kendisininkinden yaklaşık yarım ton daha pes olan ana neyin adıyla birlikte anılır (şah mabeyni, mansur mabeyni gibi). Neyin perde delikleri, her iki elin ilk üç parmağıyla (başparmak dışında) kapatılır, serçeparmaklar hiç kullanılmaz. Arka delik ise, sağ elin başparmağıyla kapatılır.
     Ney, kamış çalgılar sınıfındandır. Türkiye dışında İran ve Arap ülkelerinde de yaygın olarak kullanılan üflemeli bir çalgıdır. Ney çalan sanatçıya “neyzen” denir. Ney yapımında kullanılan kamışın boğumlu, özellikle de dokuz boğumlu olması gerekir.
     Mevleviler’ce kutsal sayılan ve bu tarikatın ayinlerinde en önemli çalgı olarak yer alan ney, hemen hemen her dönemde, dindışı klasik Türk müziğinin de başlıca üflemeli çalgısı olmuştur. Ana neylerden ve mabeyn neylerden başka, bir de “nısfiye” denen neyler vardır.
     Yarım açılan en üstteki boğum dışında, öbür yedi boğum yeri tümüyle açılır. Altısı önyüzde, biri arka yüzde olan perde deliklerini açmak için neyin toplam boyunun 26′da biri ölçü olarak alınır. Arkadaki delik tam ortadadır. Ön delikler üçerli iki grup halindedir. İki grup arasında iki birim uzaklık bulunur. Her iki grubun delikleri arasında da birer birim uzaklık vardır. Şah, dâvut, mansur, kızneyi, sipürde, müstahsen, yıldız, bolahenk gibi, her biri değişik adla anılan çeşitli boylarda birçok ney türü vardır. Neyin boyu ne olursa olsun, delikler arasında aynı orantı bulunur.
     Çalgının üflenen ucuna boynuz, fildişi gibi maddelerden yapılan ve “başpare” denen, koni biçiminde bir ağızlık takılır. Çatlamasını önlemek amacıyla kamışın iki ucuna da, “parazvane” denen ve çoğu kez gümüşten yapılan birer bilezik geçirilir.
    Sol el, sol dize hafifçe dayanır; böylece ney yaklaşık 45 derecelik bir açıyla ağza yanaşmış olur. Bu durumu rahatça sağlamak için ney genel olarak oturarak çalınır. Dudaklar başpareye yandan bastırılır. Doğu müziğine özgü ara sesler, bazı deliklerin yarım ya da çeyrek açılmasıyla elde edilir. Ana sesler ise belli deliklerin tam açık ya da tam kapalı olmasıyla çıkar.
     Bunların boyu asıl neylerinkinin yansı kadardır ve nısfiyeler neylerden bir oktav daha tiz ses verirler. Ney gibi boğumlu kamıştan yapılan, ama deliklerinin düzeni değişik olduğundan, çalma yöntemi de farklı olan bir üflemeli çalgı daha vardır. “Girift” denen bu çalgı, cepte taşınabilecek ölçüde küçük boyutluydu. Girift 20. yüzyılın başlarında, unutulan çalgılar arasına girmiştir. Girift çalana “giriftzen” denirdi.

Ney'e Başlarken Sorulan Sorular

Fatih Uğur
NEY alırken nelere dikkat etmeli?
Ney otantik haliyle, su kamışı ve manda boynuzu başpâreden yapılmaktadır. Boynuz başpâreler pahalı, yapımı çok zahmetli olsa da çabuk kırılabildiği için, derlin başpârelerde büyük gelişmeler olmuş ve daha yaygın bir şekilde kullanılmaya başlamıştır. Bunda boynuz başparenin sıcak ve soğuktan çok fazla etkilenmesi de rol oynamıştır. Bununla beraber günümüzde sert plastikten yapılan neyler de ses kalitesi ve akort sorunlarını gidererek profesyoneller dahil kullanılmaktadır.
Malzemesi nasıl olursa olsun, en önemli şey, akordunun doğru olması. Ses sahasının genişliği (tiz ve pest seslerin rahat çıkması) ve ses renginin güzel olması ney alırken dikkat etmeniz gereken en önemli etkenler.
İsteğiniz doğrultusunda deneyimli ustalara parazvânede, boğumların üzerinde, başpârede süslemeler yaptırabilirsiniz; lakin öncelikli olarak ses kalitesi düşünülmeli.

NEY öğrenmek için nelere dikkat etmeli?
1. Öncelikle akordu doğru olan bir neye sahip olmak gerekir; şayet akordu bozuk bir ney ile başlanması yanlış seslerin kulağa yerleşmesine sebep olur ki bu da uzun zamanda bile telafisi zor bir şekilde kişiyi geriletir.
2. Muhakkak iyi bir eğitmenden, haftada en az bir kere olmak üzere ders almalı. İyi bir müzisyen çok iyi bir eğitmen olabilir; lakin çok iyi müzisyenlik ile çok iyi eğitmenliğin ayrı kavramlar olduğuna da dikkat etmek gerekir ders alacağınız kişiyi seçerken.
3. Düzenli olarak günde en az 30 dakikanızı ney çalışmaya ayırmanız çok önemli. Hiç ney üflemediğiniz günler sizi geriletir. Bu bütün enstrumanlar için ve tüm müzisyenler geçerlidir. “Bir gün enstruman çalmadığınızda gerilemenizi yalnızca siz anlarsınız, ikinci gün sadece müzisyen olanlar anlar, üçüncü günse herkes… ” derler.
4. Çalışmalarınızı desteklemesi için etüd çalışma notaları, ses kayıtları, video kayıtları, metod kitabından eğitmen gözetiminde faydalanmak.

Kimler NEY üfleyebilir?
Düzenli ney eğitimi alarak, günde 30 dakikasını ayıran herkes ney üfleyebilir. Hemen herkesin “Benim nefesim güçlü değildir pek…” , “Sigara içiyorum…” , “Astım hastasıyım…” gibi düşüncelerle “Acaba benim nefesim yeter mi?” sorusu gelir aklına. Oysa ney üflemek için çok fazla çok güçlü nefesten ziyade, kontrollü nefes gerekir. Bu da eğitimle kişiye kazandırılır. İlk zamanlar biraz zorluk çekebilirsiniz; fakat bu sadece nefesinizi kontrollü kullanamadığınız içindir. Sonrasında her gün saatlerce ney üfleseniz de zorlanmayacağınızı kendiniz gözlemleyebilirsiniz.

NEY üflemeyi öğrenmek için yaşın bir önemi var mı?
Her yaşta ney üflemeye başlayabilirsiniz.

NEY üflemeyi öğrenmek için boy uzunluğunun bir önemi var mı?
Ney eğitimine standart olarak “Kız Ney” ile başlanır; lakin kişinin boyu çok kısa ise ve özellikle çocuklar için başlangıçta kullanılacak ney “Yıldız, Sipürde veya Bolahenk Nısfiye” akortta olabilir. Ayrıca çok zor olmadığı takdirde isteğe bağlı olarak “Mansur Ney” de tercih edilebilir.

Ney Dersleri

Fatih Uğur
Ney Dersleri

Ney derslerimiz kısım kısım eklenmektedir. Derslere girebilmek için her dersin yanındaki linke tıklamanız yeterlidir.


Ney Dersleri-1/Derse gitmek için tıklayınız.

Ney Dersleri-2/Derse gitmek için tıklayınız.

Ney Dersleri-3/Derse gitmek için tıklayınız.

Ney Dersleri-4/Derse gitmek için tıklayınız.

Ney Dersleri-1/Derse gitmek için tıklayınız.







13 Mart 2014 Perşembe

Ney'in Felsefesi

Fatih Uğur
Hanefi Kırgız: Mevlana Hazretleri neyi olgun insana benzetir. Üfleyen kişiyle beraber, üflendikçe, kullanıldıkça sesi daha güzelleşir, rengi kararmaya başlar, yanar, yani Mevlana'nın tabiriyle olur. 

Olgun insana benzetmesi; yedi perde vardır neyin üzerinde, altı önde bir arkada olmak üzere. Yani yedi perde, yedi delik; bu yedi perdenin kafamızdaki delikleri    temsil ettiğini söyler; gözler, burun, ağız, kulaklar. 

Ayrıca dokuz boğum, gırtlağımızdaki dokuz halkayı temsil ettiğini söyler. Ben buna kendimden de bir şey katıyorum; insan dokuz ayda dünyaya geliyor. Önemli olan neyde seslerin temiz ve düzgün çıkması. Ondan sonrası kolay.

Neyzen olmak nasıl bir süreç?

Fatih Uğur
Burcu Sönmez: Neyzen olmak uzun bir süreç. Hemen "neyzen oldum" diyemiyor insan kendine. Olgunlaşma süreci gerektiriyor, "neyzen oldum" demek biraz zordur. Ney üflüyorum hali hazırda. Ortaokulu, liseyi ve üniversiteyi konservatuarda okudum. Çeşitli orkestralarda çaldım, solo konser verdim, öğretmenlik yaptım, hali hazırda yapmaya devam ediyorum. 

TRT İstanbul radyosunda sözleşmeli neyzenim. Haliç Üniversitesi'nde Öğretim Görevlisi'yim. Caferağa Medresesi'nde sekiz yıldan beri ney dersleri veriyorum. Çeşitli topluluklarla, orkestralarla yurt içinde ve yurt dışında konserlere katılıyorum. Basit anlamıyla neyzen dendiği zaman, ney çalan kişi anlamına geliyor. Ama Tasavvuf Felsefesi'nin getirdiği bir sorumlulukla ney çalan insanlar kendilerine neyzen demezler. 

Bu bir edepten kaynaklanır. Neyzen olmak aynı zamanda tasavvufta olgun insan olmayı gerektirdiğinden ve böyle davranmayı kişiye sorumluluk olarak yüklediğinden ney üfleyen kişiler kendilerine "Ney üflüyorum" derler, "Neyzen" demezler. Tabi insan sanat yapınca, üstelik ney gibi bir enstrümanı çalınca, mesleğim sıfatı bu iş için az kalıyor. Yani bunu artık sizin yaşam biçiminizde, tarzınızda, tavrınızda, her şeyinizde bunu duyabiliyorsunuz. 

Öğretmenlik yapmak özellikle çok zor ama çok zevkli bir iş. Yani herhangi bir şeyi bile insana öğretmek zevkliyken ney gibi soyut bir enstrümanı öğretmek çok özel. Soyut çünkü ney perdesiz bir enstrüman, üzerinde tuşları ve telleri yok. Hele ki buraya hiç müzik bilmeyen insanlar geliyor, onlara hem müziği hem neyi öğretmeye çalışıyorum, nota bilgisi de veriyorum bir yandan. 

Yani oldukça soyut işlerle uğraşıyorum ve bunu onların sabrı ve sevgisi ölçüsünde öğretmeye çalışıyorum. Onlar da öğrendikleri zaman, bunun karşılığını almış oluyorum tabi. Ama müzik ve sanat öğretmek çok daha farklı bir alan. Matematik öğretmeye benzemiyor yani. Çok daha içe dönük, ruha dönük bir iş yapıyorum.


Neyzen Burcu Sönmez Sultanahmet’te Caferağa Medresesi’nde ney dersleri veriyor. Öğrencilerinin çoğu gençlerden oluşuyor.

Neyzen olmak için nasıl bir çaba gerekiyor?

Fatih Uğur

Burcu Sönmez: Bir kişinin neyzen olması için bir kere Türk müziğini çok iyi biliyor ve bu konuda kültür birikimi olması gerekiyor. Sizde ne varsa neyden o çıkar. 
Ney çalışmak sadece saatlerce oturup ney çalmaktan ibaret değildir. Türk müziğiyle ilgili yapılan kayıtları dinlemeniz ve her türlü sanatla ilgili çok şey bilmeniz gerekiyor. Kişinin bunu yaparken dolu olması gerekiyor.
Ney çalarken aslında önlerine bir ayna koymuş oluyorlar. "Ağzımı şöyle tutmalıyım, böyle yaparsam daha güzel ses çıkar, dur şöyle oturayım"dan başlıyor bu iş daha içerilere kadar gidiyor. 
Bunu öğrencilerim de yaşıyorlar zaten. Sinirli insanları daha uysal hale getiriyor. Karşındakini dinlemeyi öğreniyorlar. Belki bu yoğun koşuşturma temposundan fırsatları kalmıyor birçok şeyi görmeye, onların farkına varmaya çalışıyorlar, farkındalık yaratıyor ney onlarda. 
Çünkü çok sabır gerektiren bir iş. Ona sabır gösterdiğiniz için başka şeylere de sabır göstermeyi öğreniyorsunuz.



Neyzen Burcu Sönmez:
"Sizde ne varsa, neyden o çıkar"

Ney Yolculuğu

Fatih Uğur
Hz. Mevlânâ’nın felsefesinde ney, “insan-ı kâmil” in (yani bir takım merhalelerden geçerek olgunlaşmış insanın) sembolüdür. Benzi sararmış, içi boşalmış, bağrı dağlanarak delikler açılmış, ancak Yüce Yaratıcı’nın üflediği nefesle hayat bulan, tıpkı insan gibi geldiği yere özlem duyan ve delik deşik olmuş sînesinden çıkan feryâd ve iniltileri ile insanlara sırlar fısıldayan bir dosttur.
                          
Sümer toplumunda MÖ 5000 yıllarından itibaren kullanıldığı sanılan bu çalgıya ait elimizdeki en eski bulgu, MÖ 2800-3000 yıllarından kalan bugün Amerika’da Phledelphia Üniversitesi Müzesi’nde sergilenen neydir. Çalgının o dönemlerde de dinsel törenlerde kullanıldığı sanılıyor. 13. yüzyılda Anadolu'da Mevlana Celâleddin Rumî tarafından tekrar keşfedildikten sonra büyük önem kazanmış. Günümüzde Tasavvuf Felsefesi'nin bir kültür çalgısı olarak ta kullanılıyor. Ney çalgısının en büyük özelliği, insan sesine en yakın enstrüman sesi olmasıdır.
Türkiye’nin ve Dünya’nın en ünlü ney ustalarından biri olan Hanefi Kırgız, Sultanahmet’te kendi ney atölyesinde çalışıyor. Aynı zamanda neyzen olan Hanefi Usta, bize neyzenler arasında saz olarak ifade edilen neyi ve yapımını anlattı.
Kendinizden biraz bahseder misiniz? Nasıl başladınız ney ile ilgilenmeye?
Hanefi Kırgız: Ney ve Rebap yapımına Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Etnoloji Müzik Terapi Merkezi'nde başladım. 1985'ten beri bu işle uğraşıyorum. Elime bir ney geçti, üfledim ses çıktı. Kaliteli bir ney aldım ve kendi kendime üflemeye başladım. Üflüyoruz madem, yapımına da bakalım, becerebilecek miyim diye, kıra döke şimdiki halimize geldik. Kolay bir iş değil aslında. Zaman içinde tabi yurt içinde ve yurt dışında atölye çalışmalarımız oldu. En son iki sene önce Hollanda'da bir yaz okulu çalışmamız oldu. Çeşitli ülkelerden, aşağı yukarı 130 kişi vardı. İki hafta boyunca uygulamalı yapım ve icraat olarak atölye çalışması düzenledik.
Bu enstrümanın felsefesinden bahseder misiniz bize?
Hanefi Kırgız: Mevlana Hazretleri neyi olgun insana benzetir. Üfleyen kişiyle beraber, üflendikçe, kullanıldıkça sesi daha güzelleşir, rengi kararmaya başlar, yanar, yani Mevlana'nın tabiriyle olur. Olgun insana benzetmesi; yedi perde vardır neyin üzerinde, altı önde bir arkada olmak üzere. Yani yedi perde, yedi delik; bu yedi perdenin kafamızdaki delikleri temsil ettiğini söyler; gözler, burun, ağız, kulaklar. Ayrıca dokuz boğum, gırtlağımızdaki dokuz halkayı temsil ettiğini söyler. Ben buna kendimden de bir şey katıyorum; insan dokuz ayda dünyaya geliyor. Önemli olan neyde seslerin temiz ve düzgün çıkması. Ondan sonrası kolay.
                   


Neyzen Hanefi Kırgız beş kıtaya ney açan adam olarak biliniyor. Yabancıların ney’e bizden daha çok ilgi duyduğunu ve başladıkları enstürümanı bitirdiklerini söylüyor. Hanefi Usta’nın atölyesinde farklı ekipmanları olan iki ayrı oda bulunuyor. Odalardan birisinde kamış ney’e dönüştürülüuor, diğerindeyse başpare hazırlanıyor ve son olarak ney’in akorları yapılıyor. Ney yapımı çok zahmetli ve fiziksel efor gerektiren bir süreç. Ney Ustası Hanefi Kırgız nasıl ney yapıldığını, hangi aşamalardan geçtiğini anlattı.
Hanefi Kırgız: Kamış ham olarak sazlıktan gelir. Daha sonra hangi akort yapılacaksa o ölçüye uygun olan kamış seçilir. Sonra içinin boşaltılması, üst boğazının açılması sırayla ve perdelerinin uygun olarak açılması. Daha sonra parazvana dediğimiz metal koruyucular yapılır. Daha sonra başparesi ve son olarak akort yapılır, kullanılmaya hazır hale gelir.
Ney kamışını düzeltirken kırılmaması ve çatlamaması için çok dikkatli ve hassas olmak gerekiyor. Hanefi Usta, her yeni yaptığı ney’e büyük bir özen gösteriyor, titizlikle çalışıyor. İlk olarak kamışın düzeltilmesi için ısıtılması gerekiyor.
    

Neyzen Burcu Sönmez Sultanahmet’te Caferağa Medresesi’nde ney dersleri veriyor. Öğrencilerinin çoğu gençlerden oluşuyor.
Neyzen olmak nasıl bir süreç?
Burcu Sönmez: Neyzen olmak uzun bir süreç. Hemen "neyzen oldum" diyemiyor insan kendine. Olgunlaşma süreci gerektiriyor, "neyzen oldum" demek biraz zordur. Ney üflüyorum hali hazırda. Ortaokulu, liseyi ve üniversiteyi konservatuarda okudum. Çeşitli orkestralarda çaldım, solo konser verdim, öğretmenlik yaptım, hali hazırda yapmaya devam ediyorum. TRT İstanbul radyosunda sözleşmeli neyzenim. Haliç Üniversitesi'nde Öğretim Görevlisi'yim. Caferağa Medresesi'nde sekiz yıldan beri ney dersleri veriyorum. Çeşitli topluluklarla, orkestralarla yurt içinde ve yurt dışında konserlere katılıyorum. Basit anlamıyla neyzen dendiği zaman, ney çalan kişi anlamına geliyor. Ama Tasavvuf Felsefesi'nin getirdiği bir sorumlulukla ney çalan insanlar kendilerine neyzen demezler. Bu bir edepten kaynaklanır. Neyzen olmak aynı zamanda tasavvufta olgun insan olmayı gerektirdiğinden ve böyle davranmayı kişiye sorumluluk olarak yüklediğinden ney üfleyen kişiler kendilerine "Ney üflüyorum" derler, "Neyzen" demezler. Tabi insan sanat yapınca, üstelik ney gibi bir enstrümanı çalınca, mesleğim sıfatı bu iş için az kalıyor. Yani bunu artık sizin yaşam biçiminizde, tarzınızda, tavrınızda, her şeyinizde bunu duyabiliyorsunuz. Öğretmenlik yapmak özellikle çok zor ama çok zevkli bir iş. Yani herhangi bir şeyi bile insana öğretmek zevkliyken ney gibi soyut bir enstrümanı öğretmek çok özel. Soyut çünkü ney perdesiz bir enstrüman, üzerinde tuşları ve telleri yok. Hele ki buraya hiç müzik bilmeyen insanlar geliyor, onlara hem müziği hem neyi öğretmeye çalışıyorum, nota bilgisi de veriyorum bir yandan. Yani oldukça soyut işlerle uğraşıyorum ve bunu onların sabrı ve sevgisi ölçüsünde öğretmeye çalışıyorum. Onlar da öğrendikleri zaman, bunun karşılığını almış oluyorum tabi. Ama müzik ve sanat öğretmek çok daha farklı bir alan. Matematik öğretmeye benzemiyor yani. Çok daha içe dönük, ruha dönük bir iş yapıyorum.
Biraz da öğrencilerinizden bahseder misiniz? Sizce insanlar neden ney üflemeye yöneliyorlar?
Burcu Sönmez: Öğrencilerimin birinci kısmı; Haliç Üniversitesi'nde ders veriyorum ama oradaki öğrenciler bu işi meslek olarak edinmek için geliyorlar. İkinci kısmı; Caferağa Medresesi'ne gelen insanlar iş güç sahibi, yaşını başını almış, mevkiye gelmiş, kariyeri olan insanlar. Üniversite öğrencileriyle çok fazla devam edemiyoruz. Çünkü onların hayatları çok yoğun. Sınavlar, hayat gayeleri, meşgaleleri çok fazla. Onlar çok seviyorlar ama fırsat bulamadıkları için çok fazla devam edemiyorlar. İkinci gruptaki öğrencilerim de, neyin sesine ve Türk müziğine hayran olmuşlar. Neyin onları sakinleştirdiğini, meditasyon aracı olduğunu, rahatlattığını, dinlendirdiğini söylüyorlar ve tamamiyle hobi amaçlı geliyorlar. Yani buraya profesyonel olarak, neyzen olmaya gelen çok az insan var. 
Neyzen Burcu Sönmez:
"Sizde ne varsa, neyden o çıkar"
Burcu Sönmez: 15'ten 60'a kadar her yaş grubun dan öğrencim var. Ama profesyonel amaçlı gelen çok az kişi var. Çünkü onlar buraya rahatlamaya geliyorlar. Mutlu olmak için, neyin sesini sevdikleri için. Benim eğitim tarzım da biraz rahat, yani ben herkesle arkadaşım, yaşının ne olduğu hiç önemli değil. Derslerde neye ve hayatlarına dair şeyler paylaşıyoruz, müzik konuşuyoruz, paylaşıyoruz ve bir yandan ney öğreniyoruz. Çünkü zaten böyle olabilir, çok zor bir durum onların durumu, çünkü müziği hiç bilmiyorlar ve perdesiz bir enstrüman çalmaya çalışıyorlar. Ney de sabır, sevgi ve vakit ayırmayı gerektiren bir enstrüman, sıradan bir enstrüman değil. Onlar önce beni seviyorlar, sonra neyi seviyorlar. Bir sanat eğitiminde hoca çok önemli.
Neyzen olmak için nasıl bir çaba gerekiyor?
Burcu Sönmez: Bir kişinin neyzen olması için bir kere Türk müziğini çok iyi biliyor ve bu konuda kültür birikimi olması gerekiyor. Sizde ne varsa neyden o çıkar. Ney çalışmak sadece saatlerce oturup ney çalmaktan ibaret değildir. Türk müziğiyle ilgili yapılan kayıtları dinlemeniz ve her türlü sanatla ilgili çok şey bilmeniz gerekiyor. Kişinin bunu yaparken dolu olması gerekiyor.
Ney çalarken aslında önlerine bir ayna koymuş oluyorlar. "Ağzımı şöyle tutmalıyım, böyle yaparsam daha güzel ses çıkar, dur şöyle oturayım"dan başlıyor bu iş daha içerilere kadar gidiyor. Bunu öğrencilerim de yaşıyorlar zaten. Sinirli insanları daha uysal hale getiriyor. Karşındakini dinlemeyi öğreniyorlar. Belki bu yoğun koşuşturma temposundan fırsatları kalmıyor birçok şeyi görmeye, onların farkına varmaya çalışıyorlar, farkındalık yaratıyor ney onlarda. Çünkü çok sabır gerektiren bir iş. Ona sabır gösterdiğiniz için başka şeylere de sabır göstermeyi öğreniyorsunuz.
Günümüzde ney nasıl algılanıyor? Bir değişimden bahsedebilir miyiz?
Burcu Sönmez: Türk filmlerinde özellikle mezarlık sahnelerinde ney sesini çok duyardık ama bence bu geçmişte kaldı. Çünkü ney bazı kalıpların dışına çıktı. Daha doğrusu belki ya oradaydı, biz onu yeni farkettik. Tabi son zamanlarda yapılan popüler işlerin de, genç insanların ney üflemesinde büyük etkisi var. Ney deyince insanların aklına yaşlı dedeler nineler falan gelirdi, hatta burada çok başıma geldi. Yeni öğrenciler benim sınıfıma girdiklerinde "Biz ney hocasını arıyorduk" diyorlar ve ben diyorum ki "Evet, hoca benim, buyrun", şaşırıyorlar tabi. Bayan olmamın da çok büyük etkisi var çünkü ney çalan bayan tarihte pek görülmediği için, "Bir bayan neyzen nasıl olur be bu nasıl öğretmenlik yapar?" diye önce şaşırıyorlar. Sonra değişiyor tabi. Bu biraz, geçmişte kaldı.


Ney der ki: Beni kamışlıktan kopardıklarından beri,
İniltim kadın - erkek herkesi ağlattı.
Ayrılık bağrımı delik deşik eylesin,
Tâ ki aşk derdini anlatabileyim.

Ney dersleri ve Türk kültürüne ait diğer sanat aktiviteleri için Caferağa Medresesi'ni ziyaret etmenizi tavsiye ediyoruz. En azından bir çay içersiniz, mekânın havasını solursunuz.
Caferağa Medresesi, Kanuni Sultan Süleyman dönemi (1520-1566) Babüssaade ağalarından Cafer Ağa tarafından, Mimar Sinan'a yaptırılmıştır (1559). Bağımsız medreseler grubuna giren ve günümüze geçirdiği onarımlarla ulaşan medrese, 15 dershane/sergi odası, büyük salonu ve huzur verici bahçesiyle, Geleneksel Türk El Sanatlarının öğretildiği, üretilip satılabildiği turistik bir merkeze Türk Kültürüne Hizmet Vakfı tarafından dönüştürülmüş (1989).

Kamış ve Plasik Ney Arasındaki Farklar

Fatih Uğur
Plastik Ney ve Kamış Ney Arasındaki
Farklar



Her neyzenin elinin altında 1 plastik olsa iyi olur,ney üfleme arzusunun nerede depreşeceği belli olmaz,taşıma kolaylığı ve ucuzluk bakımından arabada falan bulundurmak iyi olur.




Birde kamışın tonu,plastiğin tonunu tutmaz doğru ama bu üfleyene göre değişebilir. 

Mesela,Ercan Irmak plastik ney ile bizim kamıştan çıkardığımız sesten daha güzelini çıkarabilir.

Özellikle piyasada iş yapan müzisyenlerden özellikle plastik tercih edenler vardır.

Sebebi plastik kamış gibi naz yapmaz,ısınmak istemez,çantadan alır almaz üflersin.
Sonra neyler plastik takımda aynı borudan yapıldığı için ,hangisini alırsak alalım aynı olduğu için            yadırgamayız.


Kimse yanlış anlamasın bende kamış ney tercih edenlerin en başındayım ama eğrileri yazıp doğruları atlamak olmaz.


Çoğumuz buralara gelinceye kadar elektrik,su vs. borularına üfledik,yeteneği olup olmadığını bilemeyenlerin,kamış ney alacağım diye çarpılmak istemeyenlerin,özellikle hocasız başlamak isteyenlerin,hangi akortta ney alacağını bilemeyenlerin, plastik denemesinden geçmesinin ne zararı olurki?

Zaten içine Ney aşkı düşen plastikte kalmaz kamışa geçer,hatta her kamışıda beğenmez en iyisini arar.

Böyle düşünüyorum.


































2 Mart 2014 Pazar

Ney'e Yeni Başlayanlar

Fatih Uğur
…Öncelikle…
Ney başlangıç itibariyle zor bir sazdır.Fakat sesi elde ettikten sonra kolaydır.Aslında Türk müziğini kavrayabilme çabası bu sazı zorlaştırır.
Amacım kesinlikle bir şeyin ispatı değildir.Kimseye birşeyleri tek doğru olarak sunmuyorum.Bu işte öğrencilik hiç bitmez.Ben her zaman hocamın talebesiyim.Eskiden Ney hocaları talebesini “Sen artık neyzen oldun benim sana vebileceğim bir şey yok” diyerek imtihan ederlermiş. Eğer bir daha gelmezlerse bilinir ki o neyzen olamazmış.
Her zaman yeni şeyler öğrenmek lazım. Ben sadece ilmimin sadakasını verme çabasında olayım yeter. Bu paylaştıklarım sadece edindiğim birkaç tecrübeden ibarettir.
neyzen

…Sabır…
Bilinenin aksine ben Ney üfleme bırakılınca gerilediğini düşünmüyorum.Herkesin başına, başlarda uzun uğraşlar sonucu elde ettiği sesi ertesi hafta, hatta ertesi günü bulamamak gelmiştir.Bu noktada biraz sabır gerekir işte. Birçok kişiden şöyle duydum “Bu neyi hergün çalışmak gerekiyormuş.Bir gün bile üflemezsen en başa geri dönüyormuşsun.Bize göre değil bu iş acayip sabır istiyor”.
Önemli olan bu Ney’i haftada bir de olsa arada bir eline alıp üflemek. Yani önemli olan uzun vadeli bir çalışmadır. Tabiki ilk hafta ses çıkarmakla uğraşıyor olacağınız için en az 4-5 gün yarım saat veya daha fazla çalışın. Sonraki haftalar kademeli olarak haftada bir güne dahi düşürebilirsiniz, size kalmış.
neyzenler

…Nota Bilgisi…
En başta lisede öğrendiğiniz nota bilgisi yeterli olacaktır.Fakat sesleri elde etmeye çalışırken bunları hiç düşünmeyin bile.Ses çıkarmak size fazlasıyla yetecektir.Daha sonraları Ney’deki notaların yerlerini bilmeniz size yetebilir.Daha sonra diyez ve bemol (arızalı) notaların ney üzerindeki yerlerini öğrenmek gerekecektir.
vektörel nota

…Öğrencilik hiç bitmez…
Notaları öğrendiniz.Sesler oturdu.Artık elinize neyi alır almaz rahatlıkla ses çıkarıyorsunuz.O halde geç bile kaldınız.Hemen eser çalışmaya başlayın.Benim tavsiyem segah makamında teravih aralarında okunan salat-ı ümmiye’yi çalışmanız olacaktır. Çünkü eserin yarısı üç notadan ibarettir ve bu üç nota en kolay seslerdir

…Kendi sesinizi kaydedin…
İnsanlara ne duyurduğunuz önemli.Neyzenin amacı kendisinin duyduğu güzel nağmeleri başkasına duyurmaktır.Bir insan kendisi için neyzen olmaz.Dolayısıyla neyzenler üflerken alemden aleme de uçmazlar.Dinleyeni o alemlere götürme adına ızdırap çekerler. Neyzen kafasında zaten var olan bir nağmeyi veya sadâyı ney’e doğru aktarabilme ve bunu dinleyenlere ulaştırma çabası içinde olmalı.Bu nedenle kendi sesinizi kaydederek dinleyici kulağıyla kendinizi dinlemenizi tavsiye ederim.
Birçok neyzen kendisi dinlemeye bazen tahammül dahi edemez.Aslında bu iyi birşeydir. Sizin aşama kaydettiğinizi gösterir.Asıl kendinizi dinlediğinizde zevk almaktan korkun.

…Bol Bol dinleyin…
İyi neyzen olmanın yolu iyi taklit etmekten geçer.Bunun için iyi bir dinleyici olmanız gerekir.Niyazi Sayının kayıtlarını dinleye dinleye ezberleyin.Bir süre sonra siz farkına varmadan onun tavrını bile alabilirsiniz.Bunun yanında Necdet Yaşar, Tanbûri Cemil bey,Münir Nurettin Selçuk, Bekir Sıtkı Sezgin,Hâfız Kâni Karaca, Hâfız Sadettin Kaynak, Hâfız Sami, Hâfız Kemal’i (…vs.) arşivinizden eksik, kulağınızdan uzak etmeyin.

…Okuyuculuğunuzu Geliştirin…
Ney üflerken amaç insan sesini taklit etmektir. Çünkü yeryüzündeki en güzel enstruman insan sesidir.Dolayısıyla okuyuculuk neyzenliği ilerletir. Dikkat edin pek bilinmese de iyi neyzenler aslında iyi birer okuyucudurlar. Bu nedenle siz de çalabildiğiniz eserleri hem notasıyla hem de sözleriyle okumaya çalışın. Bu noktada okurken dikkat etmeniz gereken kafanızı ve çenenizi oynatmadan okumaya çalışmanızdır bu gırtlağınızın gelişmesine yardımcı olur.Hatta imkanınız varsa şan kursuna gidin.

…İyi Bir Hocaya Gidin…
Tavrı beğenilen tavsiye edilen bir hocadan imkanınız vaktiniz elverdiği sürece istifade etmeye çalışın. İyi bir hocayla kısa sürede çok mesafe kat edebilirsiniz.
Eğer devamlı gidemiyorsanız sesini kaydedip evde çalışın.Ama devamlı hoca değiştirmeyin.Çünkü bir neyzenin ak dediğine diğeri kara diyebilir.Bu da tavrınızı bozabilir. Yerinizde sayarsınız.

…Ney Alırken…
Tüm bunları ney’siz yapamazsınız tabi :)
Başlarken neye çok para vermeyin.Vereceğiniz para 100-150 lira arası olsun.Çünkü sesleri çıkarma aşamasında neyin iyi veya kötü olması size Bir şey kazandırıp kaybettirmez.Önemli olan neyin akordunun yerinde olması, ney’in diri gözükmesi, boğumlarının eşit olması, ney’in et kalınlığının normal olması ve Çapının baştan aşağıya eşit çapta olmasıdır.Ses çıkardıktan sonra arka deliği açtırmanız da sizin faydanıza olur.

www.neysadası.com

Coprights @ 2016, Blogger Templates Designed By Templateism | Copy Blogger Themes